neden playlist dinlemeyi bıraktım

4 dakika okuma süresi

Photo by David Grandmougin on Unsplash

Günümüzde streaming platformları (Spotify, Deezer, Apple Music vb.) kullanıcılarına makine öğrenmesi teknolojisini kullanarak “kişiye özel” çalma listeleri sunarak yeni müzikler öneriyor. 50 milyondan fazla parçayı kütüphanesinde barındıran Spotify “Haftalık Keşif”, “Yeni Müzik Radarı” ve “Daily Mix” listeleri ile kişiye özel deneyim sunduğunu iddia ediyor. Bunun yanı sıra müzik endüstrisinde yer alan firmalar ve çalma listesi üreten şirketler de “liste küratörleri” aracılığıyla hazırladıkları listeleri dolaşıma sokuyorlar.

Ancak kullanıcı için hazırlanan listeler ne kadar özel? Dolaşımdaki listeler ne kadar tarafsız?

Bu yazımda kültür endüstrisini ve yapay zekanın kullanıcıyı ne kadar “özgür” hissettirdiği hakkında konuşacağım.

Sosyoloji alanında yaptığı çalışmalarla bilinen Theodor W. Adorno popüler müzik adına da çalışmalar yapmıştır. Adorno’ya göre popüler kültür sermaye ve güç sahibi kişiler tarafından üretilmekte ve kişileri yönlendirmektedir. Ve yeni medya ile sunulan “kişiye özel” durumunu sahte bireyselleştirme olarak görmektedir.

Adorno kültür endüstrisinin popüler kültürü kitlelere farkında olmadan kabul ettirmesinde önemli bir araç olarak kitle iletişim araçlarını gösterir (Çuhadar, 2020). Kitle iletişim araçlarıyla gerçekleştirilen pazarlama stratejileri, bireylerin bu ürünlerin tüketiminde elde edecekleri haz ve mutlulukla güdülenmesi esasıyla işler ve popüler kültür ürünlerinin sanki yeniymiş gibi sunulmasında olduğu gibi bireyselmiş yanılsamasını yaratan da yine kitle iletişim araçları olur (Adorno, 2011).

Popüler müzikte iki farklı sahte bireyselleşmeden bahsetmektedir. İlki; dinleyicinin belirli kurallarla yeniden üretilen müziklerde kendi güven sahasından çıkmadan “sözde” yeni müzikler dinlerken önceden dinlediğini unutması, böylece yeni deneyim yaşadığı algısıyla haz duymasıdır.

İkinci biçimi ise; bireye birbirine çok benzeyen ve benzer biçimlerde sunulan popüler müzik ürünleri arasında seçme şansı varmış gibi bir yanılgı hissinin yaratılmasıdır.

Adorno’ya göre kültür endüstrisinde yer alan ürünler hem herkes tarafından bilinmeli hem de hiç duyulmamış olması gereken şeylerdir. Bu sayede bireyler güven sahalarının dışında çıkmadan “yeni” müziği deneyimleyebilmektedir. “Kültür endüstrisinde ilerleme olarak gösterilen, sürekli yeni diye yüceltilen her şey, başsız sonsuz bir aynılığı gizlemektedir.”(Adorno, 2003, s.78).

Bu anlatım teorik olarak mantıklı gelse bile pratikte sorgulanmaya açıktır.

Kaset, plak ve CD medyalarını geride bıraktığımız dijital çağda streaming platformlarının sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Eski medyalardan farklı olarak bu yeni platformlar kullanıcıları doğrusallıktan kurtararak kendi dinleme patikalarını oluşturmaya olanak sağlamaktadırlar.

Dijital müzik medyaları, özelde farklılaşan çalışma prensiplerine sahip olsalar da temelde benzer “avantajlar” sağlayarak dinleyiciler tarafından birincil müzik dinleme araçlarına dönüşmektedir.(Çuhadar, 2020) Kullanıcıya sağlanan avantajlar; kolay erişim, ucuzluk, çok sayıda seçenek bulunması, yeni müzik keşfedilebilmesi, çalan müziğe istenildiği gibi müdahale edilmesi ve tercih yapmaya gerek kalmadan oluşturulan otomatik listeler olarak sıralanabilir.

Dijital müzik medyası, şirketler ve müzisyenler için yeni bir ticari alan ve olanak olmuştur. Eskinin radyo programcılığı artık çalma listesi küratörlüğü biçimini almış ve eskiden olduğundan daha fazla manipüle edilebilir hale gelmiştir. Yeni müzik medyasındaki bu manipülasyon işi artık ticari bir boyut kazandığından dolayı bağımsız müzisyenlerin kendilerini öne çıkarabilmeleri için bu liste hazırlayan şirketlerle beraber çalışmak zorunda kalmaları gerekmektedir. Dolaşımdaki “özenle” hazırlanmış listelerin aslında ticari ilişkilerden ibaret oluştuğu gerçeği kullanıcılar tarafından bilinmemektedir.

Adorno’nun düşüncelerinden bahsedip biraz da kürate edilmiş listelerin arkaplanını anlattıktan sonra konu teknoloji harikası öneri algoritmalarına geliyor.

Kullanıcının dinlediği ve beğendiği şarkılara göre şekillendiğini iddia eden bu listeler neredeyse bütün platformlarda bulunmaktadır. Ancak öneri algoritmasının kullanıcının zevkinden ziyade reklam için çalıştığı gözden kaçan bir nokta oluyor. Kişiye özel şekilde “yeni” şarkı içeriği listelerde dinleyiciye sunuluyor ama bize aslında bir ürün sunulduğunun farkına varamıyoruz çünkü bizim geri dönütlerimiz algoritmanın önerilerini fark edilemez bir hale sokuyor. Ve her seferinde daha da “özgün” hissediyoruz.

Bağımsız müzik yapan sanatçıların dijital medya dünyasında ticari bir anlaşma veya ödeme yapmadan kendilerini duyurması neredeyse imkansız kılan bu durum kullanıcıların güven sahasından çıkmasını da engelliyor.

Bireyin kendisini özgür hissettiği ve kontrolün elinde olduğunu düşündüren platformlar benim için albüm dinlemekte aracı olmaktan başka bir işe yaramaz hale geldi. Spotify karışık çal seçili olmasına rağmen ticari çıkarlara göre müzik çalıyor ise bu sistemin kullanıcının özgürlüğünü kısıtladığı su götürmez bir gerçektir. Sizin dinleme pratiğinizin ne kadar özgün olduğuna dair görüşüm budur. Fiziki medyaların revaçta olduğu dönemlerde olduğu gibi bireyin araştırarak, merak ederek kendi keşfetmesi müdahale bulunmadığı için en mantıklısıdır.

Bağımsız sanatçılara destek vermek için bandcamp gibi platformlardan içeriklerini satın alarak desteklerde bulunabilirsiniz.

Merhaba

Ben Mert, Karışık Kaset ve Medium üzerinden denediğim blog işini kendime ait bir siteye taşımak istedim. Blog ile beraber arada ürettiğim işleri de eklemeyi düşünüyorum.