buralarda yok iken

4 dakika okuma süresi

Herkese Merhabalar, Mayıs ayından beri burayı boş bıraktığımın farkındayım. Vaktim var iken ne yazsam dediğim yok iken de sürekli fikirler biriktirdiğim 7 aylık bir süreçten sonra ilk yazımı yazıyorum.

Öncelikle geçirdiğimiz bu vakitte beğendiğim ve değinmek istediğim albümleri konu alacağım. Bu albümlerin bir kısmını plak mezatlarında ve plak mağazalarında keşfettim, hepsini alamayacağım için kenara not edip evde dinlediğim albümlerin içerisinden epey bi güzellik çıktı. Kalanlarını ise ne zamandır şans vermek istediğim albümler ve arkadaşlarımın önerisi oluşturuyor. 18 albüm olduğu için bu yazıda 6 tanesine yer verip kalanlarını başka bir yazıya saklayacağım.

Gamma 3 - Gamma

San Francisco merkezli grubun adından da anlaşıldığı üzere üçüncü stüdyo albümü olan Gamma 3 grubun dağılmasına ramak kala 1982 yılında Elektra etiketiyle raflarda yerini bulmuş. Billboard’un Rock Albüm listesinde 10. sırayı kapmış olan albüm genel olarak hard rock türünde yazılmış şarkılardan oluşsa da Right the First Time pop şarkı listelerinde yer edindi. Condition Yellow ve Moving Violation parçalarındaki progresifliğe değinmeden de geçmek ayıp olur.

Böylesine güzel müzikler yapan grubun duyulmaması insanı hayrete düşürüyor. Atıfta bulunabileceğim bir kaynak yok ancak dağıtımcı şirket Elektra’nın grubu yeterince tanıtmaması grubun dağılmasındaki en büyük sebep olarak söylenebilir.

The Innocent Age - Dan Fogelberg

Amerikalılardan devam edecek olursak Fogelberg’den bahsetmem gerekecek. Sayısız Gold ve Platinum baskıya imza atmış ve Van Morrison, Joe Walsh ve Tim Weisberg* gibi sanatçılarla çalışmış olan Fogelberg yedinci stüdyo albümü The Innocent Age‘i 1981 yılında yayınladı. En başarılı albümlerinden sayılan bu başyapıtın yapımında Thomas Wolfe’nin Of Time and the River isimli romanının etkisi büyük.

17 parçadan oluşan çift albüm 80 dakikalık bir huzur vaat ediyor, bu kalibrede bir işi yapacak sanatçı sayısının çok düşük olduğunu düşünüyorum. Leader of the Band’te babasından, Same Old Lang Syne parçasında ise eski kız arkadaşından bahsediyor. Bu parçalar müzik listelerindeki yerlerini uzun süre korudular. Bıkmadan dinleyeceğiniz bu çift albüme şans vermeyi unutmayın.

Tim Weisberg ile beraber ürettikleri Twin Sons of Different Mothers albümüne de göz atmayı unutmayın.

Nature Planned It - Four Tops

Bir başka Amerikalı grup.. Sıralamayı yaparken 4 tane aynı ulustan sanatçı nasıl denk getirdim bilmiyorum açıkçası.

Detroitli bu kuartet kadroda hiçbir değişikliğe gitmeden 1953 yılından 1997’ye kadar aktif bir şekilde performanslarına devam etmişler. Repertuvarları soul, R&B, disco, adult contemporary, doo-wop, jazz, show tunes ve hatta psychedelic rock gibi türleri kapsıyor.

Grubun top şarkılarından biri olan It’s the Way Nature Planned It’de Abdul Fakir’in ne kadar sağlam bir vokal olduğuna tanıklık ediyoruz. Kadife gibi sese sahip kuartet diğer şarkılarda da birbirileriyle olan harmonilerini sürdürüyor. 20’den fazla albümle müzikal şölenlerini bizle paylaşan Four Tops’ı bu kadar geç keşfetmem beni biraz üzdü ama zararın neresinden dönsek kardır.

Creative Source - Migration

Los Angeles’ın bağrından kopup gelen R&B grubumuz Funk ve Disco denemelerinde bulunsa da esas hatları R&B üzerinden gidiyor. Öyle aşırı başarılı sayılacak (benden 6/10 alır max) bir grup değil ama yaptıkları müziği ve özellikle albüm kapaklarını çok beğendim. I Just Can’t See Myself Without You isimli parçalarını dinlemenizi öneririm.

Pegasus - Comunicació / Comunicación / Comunication

Peggy Gou’nun DJ-Kicks setinde denk geldiğim bu muntazam grup en az Peggy Gou kadar ilah bence. Yaptıkları fusion jazz o kadar iyi ki bütün albümü hayranlıkla dinledim diyebilirim. Katalan grup 1982-2001 yıllarında aktif olup bu süreye 9 albüm 4 tekli sığdırmışlar. Montreux Caz Festivali’ne bilet sağlayan albümleri Comunicació / Comunicación / Comunication yani konu aldığımız albüm cidden başarılı bir eser. Progresif ve elektronik havalara da geçiş yaptıkları albümler mevcut ancak biri bana grubu anlat dese kesinlikle bu albümü gösteririm.

Perseguido por el Rayo isimli parça bu yazımızın misafiri olarak yer alacak, iyi dinlemeler.

Cosmic Letdown - Pustoid

Wolf Alice ile Tame Impala çocuk yapmış olsa ve Rusya’da dünyaya gelse büyük ihtimal bu albüm olurdu. Müzik forumlarında gezerken denk geldiğim proje psych-rock türünde yapılmış sayılı Rus işlerinden birisi sanırım. Punk ve synth-pop olarak yapılan bir sürü iş mevcut ama psych-rock görmek tuhaf oldu. Yaptıkları iş biraz toy kalıyor ancak kendilerini global sahneye taşıyabilirler ise ileride daha güzel işlerini görebiliriz.

Планемо ile albüme giriş yapıyoruz ve sıcacık bir sarılma gibi bizi karşılıyor, kalanında ise 36 dakikalık bir serüven bizi bekliyor diyebilirim.

Neo-psych sahnesinde bildiğiniz başka projeler varsa lütfen bana paslamayı unutmayın, bu ara yine arayışlardayım. İyi dinlemeler diliyorum…

Merhaba

Ben Mert, Karışık Kaset ve Medium üzerinden denediğim blog işini kendime ait bir siteye taşımak istedim. Blog ile beraber arada ürettiğim işleri de eklemeyi düşünüyorum.